Beyin tümörü, şiddetli baş ağrısı, kusma, görme ve konuşma bozukluğu, kol ve bacakta güçsüzlük gibi belirtilerle ortaya çıkabiliyor. Günümüzde kullanılan yüksek teknoloji ve artan deneyim sayesinde beyin tümörü ameliyatları daha güvenli hale bir şekilde yapılabiliyor. Tümörün alınması sırasında kullanılan ileri teknoloji ürünü yöntemler, sağlam beyin dokusunu koruyarak hastanın sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmesini sağlıyor.
Şiddetli baş ağrıları, görme ve konuşma bozuklukları beyin tümörüne işaret edebilir.
Beyin tümörleri beynin kendi hücrelerinden gelişebildiği gibi başka bir bölgeden de beyne sıçrayabilir. Beyin tümörleri yeni doğan döneminden ileri yaş gruplarına kadar her dönemde görülebilir. Ancak tümörün türü yaş aralıklarına göre farklılık gösterir. Çocukluk çağında ve 60 yaş üzerinde daha çok kötü huylu olarak adlandırılan beyin tümörleri görülür. Şiddetli baş ağrıları, bulantı, kusma, sara nöbeti, kol ve bacaklarda güçsüzlük, görme ve konuşma bozuklukları, baş dönmesi, işitme kaybı ve hızlı gelişen psikolojik dengesizlikler beyin tümörüne işaret edebilir.
Tanıda altın standart MR
Beyin tümörlerinin tanısında en güvenilir yöntem MR’dır. MR beyin tümörünün türü hakkında fikir verse de tümörün türü alınan parçanın patoloji laboratuvarında incelenmesi ile konulmaktadır. Beyin tümörlerinin tedavisi genellikle cerrahi yöntemlerle yapılmaktadır. Bazı tümör türlerinde tedaviye tüm beyin radyoterapi ya da bölgesel radyoterapi eklenebilir. Cerrahi tedavide, tümörün türü ve bulunduğu bölgeye göre, beyin biyopsisi ya da mikrocerrahi yöntemleri tercih edilir.
İleri teknoloji sayesinde risk minimum seviyeye iniyor
Tümör; görme, konuşma ya da kol ve bacak hareketlerini sağlayan hassas bir bölgede ise cerrahi sırasında bu bölgelerin zarar görmemesi için ameliyat esnasında yüksek teknolojinin kullanılması gelişebilecek riskleri azaltır.
Nöronavigasyon: Bu uygulama sayesinde hastanın filmi sisteme yüklenerek, cerrahi öncesinde tümöre en doğru yönelim, cerrahi sırasında ise yakınında bulunulan önemli yapıların lokalizasyonu sağlanır.
Nöromonitorizasyon: Nöroloji uzmanı tarafından ameliyat başlamadan önce hastanın yüzüne, kol ve bacaklarına yerleştirilen elektrotlardan ameliyat boyunca sinyal alınır. Sinyalde düşme olduğunda hassas bölgede olduğu uyarısı verilerek cerrah bilgilendirilir. Bu sayede ameliyat sonrasında oluşabilecek yüz, kol ya da bacak felci riski büyük oranda azaltılır.
İntraoperatif ultrasonografi: Ameliyat sırasında radyoloji uzmanı tarafından beyin ultrasonu yapılarak tümörün ne kadarının çıkartıldığı hesaplanır. Özellikle beyin dokusundan zor ayırt edilen tümörlerde tümörlü bölge kalma riskini azaltır.
Endoskopi: Özellikle hipofiz tümörleri ya da ventrikül içi tümörleri gibi cerrahi yol olarak dar koridorların kullanıldığı alanlarda küçük bir bölgeden geniş görüş açısı sağlar.
Gliolan Boyama Tekniği: Hastaya ameliyat öncesi bir sıvı içirilir. Ameliyatta cerrahi mikroskobun özel filtresi ile normal beyin dokusuyla tümör dokusu farklı renklerde görülür. Bu yöntemle normal beyin dokusu hasarı en aza inerken, tümör çıkarımı maksimum seviyede olmakta, hastanın nörolojik kayıpla çıkma riski azalmaktadır.
Uyanık kraniotomi: Konuşma merkezi, “motor alan” adı verilen kol, bacak hareketlerinden sorumlu hassas bölgelerin cerrahisinde hasta uyanık tutularak ameliyat edilmektedir. Bu sayede kişinin konuşma ve kol-bacak hareketleri anı anına kontrol edilebilmektedir. Bu sayede ameliyat başarısı artmaktadır.
İntraoperatif BT: Ameliyat sırasında bilgisayarlı tomografi çekilip, ameliyatta gelinen durum görüntülenebilmektedir. Bu teknoloji tekrar ameliyat riskini azaltmaktadır.